Siyah-Beyazlı Kale Karıştı!…

Beşiktaş’ın kalesinde, mover-shaker kıvamında bir dedikodu var! Görenler şaşkın; duyanlar “Bu nasıl iş!” diyor. Yıllardır kalenin dibinde ayran içip, nakış işler gibi top tutan Ersin Destanoğlu, “Bir de ben başka mecralarda şansımı deneyeyim” demiş. Herkes zaten Mert Günok’un arkasında kalan Ersin’e “Sen kahvede taş diziyorsun” diyordu. Gittiği yerde kendi dizisini çıkaracak, şan şöhret peşinde koşacakmış. Kısmetse Japonya’dan sonra futbol dizi modası bizde de tutar!

Ama nasıl olmuş bu iş? Cool Ersin, Beşiktaş kalesini birbirine katma kararını keşke daha önce alsaydı. Kalede ayak, el, bilek show’ları derken antrenmanda Mert’in gölgesinde kalmıştı. Yani adam tamam Birleşmiş Milletler gibi bir kale bekçisiydi ama ne çare? Kramponlarının ucunda dünya güllük gülistanlık değil: “Ben futbolun David Copperfield’ıyım!” demiş. Ayrılık çanları Beşiktaş’ı sinirlendirir mi bilinmez, ama topçular zaten mis gibi geyik modunda takılıyorlar.

Bu transfer treni nereye gider? Kim bilir! Ersin, yeni model sarı-yeşil trenlere atlayıp, forma giyeceği çiçek-böcek diyarına açık kart çıkar mı? Biz sadece patlamış mısırlarımızı hazırlayıp oturacağız. Zaten Ersin’in menajeri de “Hadi koş pişmaniyeye!” diyerek bir transfer muhabbeti başlatmış. Ne zaman olur bilinmez ama Beşiktaş kalesinin ardında halaylar ne zaman biter, onu da kimse bilemez! Tuşu kaçmış baklava gibi kalecilik yolculuğu başlasın, peki bakalım devriâlem nereye gidecek!